Rojava'da “Kürt Ulusal Birliği Kürt Kadınlar Öncülüğünde Gerçekleşiyor” sloganıyla düzenlenen Birinci Kürt Kadın Konferansı sonrası açıklanan sonuç bildirgesi, HTŞ gericiliğine karşı tutum ve kadın devrimi kazanımlarını savunma kararlılığının ortaya konulması adına önemli. Sonuç bildirgesiyle, HTŞ’nin yeni anayasa taslağının kadınların haklarını tamamen reddetmesi karşısında, Kürt kadınlarının tüm Suriyeli kadınlarla birlikte demokratik ve ademi merkeziyetçi bir Suriye inşası çabalarına omuz omuza katılmaya hazır oldukları açıklandı. Geçici anayasa reddedilirken, Demokratik Özerk Yönetim projesinin Suriye’deki tüm sorun ve krizlerin çözümünde en uygun model olduğu belirtildi.
Rojava kadın devrimi, Ortadoğu'da erkek egemenliğinin baskıcı, sömürgeci, faşist rejimlere yaslanan en saldırgan, en köleci kalelerinin, dizginsiz burjuva erkek saltanatının hüküm sürdüğü devletlerin ortasında yakılmış bir isyan ateşi, tüm dünya kadınlarının özgürlük meşalesi olarak tarihteki yerini çoktan aldı. Kürt ulusunun Rojava Kürdistan'da gerici Esad rejimine ve Arap sömürgeciliğine karşı gerçekleştirdiği Rojava devrimi, Kürdistan devriminin, bölgesel devrimci durumun ve bölge devriminin bir uzanımı ve kazanımı oldu. Rojava’da halkların özgür ve gönüllü temelde birlikte yaşamasını güvenceleyen, tam hak eşitliği ilkesine dayalı halkçı demokratik bir iktidar kuran devrim, aynı zamanda bir kadın devrimine dönüştü. Kendi sınırlarını aşarak, Kuzey ve Doğu Suriye’yi içererek gelişti, büyüdü.
Rojava kadın devrimi tecavüzcü, köleci, politik islamcı, faşist DAİŞ'e, faşist sömürgeci Türk sermaye devletinin işgal saldırılarına ve örgütleyip yönlendirdiği işbirlikçi çetelere karşı yüzlerce kadın savaşçının can feda savaşımıyla kazanıldı. 12. yılını geride bırakan Rojava kadın devrimi, ulusal kurtuluş, kadın özgürlüğü, eşitlik idealleriyle, ağır bedeller pahasına savunuldu ve inşa edildi. Büyük bir halk ordulaşmasının geliştirildiği Rojava devriminde, kadın ordulaşmasında da öncü bir düzey ortaya çıkarıldı. Kadın özsavunması savaş cephelerinde ve toplumsal yaşamın her alanında yükseltildi. Kadınlar Rojava’da, Kuzey ve Doğu Suriye'de, faşist, despotik, erkek egemen gerici toplumsal geleneklerin en baskın olduğu bölgeler dahil, tüm alanlarda, yönetim yapılarında kadın meclislerini, kadın adalet kurumlarını, eş başkanlık sistemini büyük ısrar ve iradeyle kazandı, sürdürdü. Rojava’da kadınlar bir devrime katılmanın ötesine geçti ve devrimi kadın devrimine dönüştürdü.
Binlerce kadın ve erkek savaşçının şehit düştüğü Rojava devrimini savunma ve inşa çalışmalarına, onlarca ülkeden binlerce kadın ve erkek enternasyonal devrimci, ilerici, demokrat katıldı. Ortadoğu'nun erkek egemenlikçi tüm sistemleri, gerici, despotik, faşist, politik islamcı ve kapitalist sömürgeci devletlerin emirliklerinin karşısına dikilen halkçı, demokratik, kadın özgürlükçü devrim yeni bir durumun ortaya çıkışı oldu. Halkların eşit ve özgür birlikteliklerini gerçekleştirebilecekleri bir sistemin mümkün olduğunu gösterdi.
21. yüzyılın ilk devrimi, Kuzey ve Doğu Suriye kentlerinden Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Asuri, Keldani, Türkmen halklarından ve farklı inanç topluluklarından kadınların devrimi, tüm dünya kadınlarının kazanımı olan Rojava kadın devrimi her dönem saldırı ve tehdit altında oldu. Tecavüzcü, köleci, politik islamcı faşist DAİŞ’in saldırıları, faşist sömürgeci Türk sermaye devletinin işgal saldırıları ve onun örgütleyip yönlendirdiği işbirlikçi çetelerin saldırıları kesintisiz biçimde sürdü. Bugünse Suriye’de yönetimi ele geçiren, DAİŞ ve El Nusra artığı, kitle katliamlarının, işkence ve tecavüzlerin sorumlusu, kadın köle pazarlarının kurucusu, kadın düşmanı Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) tasfiyeci planı, özelde kadın devriminin kazanımlarının ortadan kaldırılması dayatmaları ve olası tehditleri ile karşı karşıya.
Erdoğan yönetimindeki faşist sömürgeciliğin cihatçı HTŞ ile sürdürdüğü ilişkilerin temel gündemlerinden biri de, Rojava devriminin halkçı iktidarının yıkımı, kazanımlarının ortadan kaldırılmasıdır. Faşist sömürgecilik bunun için bir kez daha tüm güç ve kapasitesini seferber etmiş bulunuyor. Bir tandan HTŞ ile ilişkileri sıkı tutarken diğer yandan SMO adlı işbirlikçi faşist çetesiler eliyle Rojava’ya dönük savaş, katliamcı saldırılarını sürdürüyor. Faşist şeflik rejimi soykırımcı işgal planını da bütünen devre dışı bırakmış değil. Mevcut siyasi iklimde uygulama imkanı bulamasa da, Rojava çevresinde artırdığı askeri yığınakla, beklentilerinin yanıtlanmadığı durumda işgal saldırısı seçeneğinin masada olduğu tehdidini canlı tutuyor.
Rojava kadın devrimi bugün hangi risklerle karşı karşıya? Kadın devrimi kazanımlarının kaybedilmesi ne anlama geliyor? Devrimin ilanı ve ilerleyen yıllarda, yönetim ve iktidar yapısının gelişim süreçlerinde kadınların pozisyonunu, kadın kazanımlarının ortaya çıkarılma süreçleri, dolayısıyla kadın devriminin gelişim tarihini hatırlamakta yarar var.
Kadın Devrimine Giderken
Devrim öncesi Rojava, Kuzey ve Doğu Suriye despotik, erkek egemen, gerici toplumsal geleneklerin baskın olduğu, erkek egemenliği saltanatının sınırsızca sürdürüldüğü, kadınlara evsel köleliğin dayatıldığı bir coğrafyadır. Çok eşlilik doğal, erken yaşta evlilikler olağan, kadın katliamları ise olasıdır. Kadınların öncelikli işi ve görevi erkeğe hizmet, geleneksel kadınlık rollerinin gereklerini yerine getirmektir. Çoklu inanç ve kültürlerin olduğu Rojava ile Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınların, değil siyasi yaşam, toplumsal yaşamda, bulundukları aile meclisi içinde dahi söz hakkı yoktur. İsmi erkekle anılan kadınlar, erkeğin eşi, kızı ya da annesidir. Kadınlar toplum içinde erkek adları ile tanımlanmış, Jina (Karısı) ... ya da Dîya (Annesi) ... ön sıfatlar almış, fakat kendi adlarını alamamıştır. Bu durum kadınların toplumsal yaşamdaki konumunun da yansımasıdır.
Faşist sömürgeci Esad rejiminin baskı ve saldırıları koşullarında, çok uluslu, çok kültürlü Rojava ve Suriye’de toplumsal çelişkiler, devrimin öncesinde de farklı nedenlerle gerilimlere dönüşmüştür. Yer yer farklı bölgelerden halkların eylem, ayaklanmaları ortaya çıkmıştır. Tüm bu dönemler boyunca cins çelişkisi toplumsal düzeyde görünür olmamış, kadınların lokal düzeyde ortaya çıkan sınırlı mücadeleleri ise bir kadın kitle hareketi düzeyine ulaşmamıştır.
Rojava’da Kürt kadın hareketinin varlığı, devrim öncesi yıllara dayanmaktadır. Baas rejiminin sömürgecilik politikaları, baskı ve tutuklama tehditleri altında örgütlenmeye başlayan Kürt kadın hareketi, ilk etapta toplumdaki baskın erkek egemenliğine karşı kadınlarda cins bilinci oluşturma ve öznel varlığını görünür kılma çalışmaları yürütmüştür. Bugün Rojava ile Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınların çatı örgütü haline gelen Kongreya Star’ın ilk kongresi Yekitîya Star adıyla 2005 yılındadır. Sınırlı sayıda kadının katıldığı kuruluş yıllarında, Kürt halkı içinde örgütlenmeye ağırlık verilmiş, kadına yönelik şiddet ve baskılarla mücadele öncelenmiştir. Yekitîya Star ikinci kongresi 61 kadının katılımıyla 2007’de, üçüncü kongresi ise 81 kadının katılımıyla 2009 yılındadır.
Yekitîya Star’ın “Kimsenin namusu değiliz, namusumuz özgürlüğümüzdür” şiarıyla başlattığı kampanya, Baas rejiminin sömürgeci politikaları ve aile ortamında kadınların yaşadığı baskı ve katliamlara karşı örgütlenme alanını genişlettiği politik çıkışıdır. 2011 Temmuz’unda Efrîn’de 100 kadının katılımıyla toplanan dördüncü kongrede ise örgütlenme amaç ve araçlarında genişleme kararı alınmıştır. Suriye anayasası, Suriye’de demokratik değişim ve Kürtler için demokratik çözüm tartışmalarıyla, özyönetimi teşvik için meclis ve komünlerin oluşturulması kararı alınmıştır. Rojava’nın bütününü kapsayacak biçimde oluşturulan 31 üyeli koordinasyon Baas rejiminin varlığı koşullarında faaliyetlerini illegal temelde sürdürmüştür. Rojava devrimi başladığında Yekitîya Star’ı kadınlar arasında örgütlü, öncü toplumsal bir harekete dönüştüren de öncesi yıllara yayılan hazırlık ve faaliyetidir.
Devrimin İlanı Ve İktidar Organları
Kobanê’de ilk adımları atılan ve “demokratik ulus sistemi” denilerek 19 Temmuz 2012'de ilan edilen özerk yönetimin 2012-2014 arasında merkezi yönetim organı Demokratik Toplum Hareketi’dir (TEV-DEM). Eşit temsil, eşit katılım esasıyla oluşturulan TEV-DEM’in toplam 600 kişiden oluşan delegelerinin 300’ü kadındır. TEV-DEM’e paralel özgün kadın örgütlenmesi ise Yekitîya Star’dır.
6-7 Ocak 2014’te Cizîre-Amûde’de Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Türkmen halklarından temsilcilerin katılımıyla Rojava Demokratik Özerk Yönetimi Yasama Meclisi toplanmış, Rojava için Toplumsal Sözleşme kabul edilerek Cizîre, Kobanê ve Efrîn kantonları ilan edilmiştir.
Süreç içerisinde oluşturulan Demokratik Suriye Güçleri’nce (DSG), Minbic'ten Raqqa’ya Kuzey Suriye’de DAİŞ işgali altında olan birçok bölge özgürleştirilmiş ve bu bölgelerin yönetim sistemleri kurulmuştur. Demokratik Suriye Meclisi üçüncü konferansında, 7 farklı bölgede oluşturulan yönetimler arasında koordinasyonu sağlanmak üzere, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin kurulması kararı alınmıştır. Bu değişim ve gelişmelere uyan biçimde devrimin taşındığı tüm bölgelerde özgün ve özerk kadın örgütlenmeleri inşa edilmiş, kadınlar iktidarın eşit ortağı olarak tüm yönetim organlarında yerini almıştır.
2016 yılında “Kadın renginde demokratik ulus inşa edelim” şiarıyla gerçekleştirilen 6. kongrede Yekitîya Star adı Kongreya Star olarak değiştirilmiştir. Farklı halklardan yüzbinlerce kadını bünyesine katan Kongreya Star bugün Kuzey ve Doğu Suriye özerk alanlarında kadınların örgüt ve kurumsal yapılarının konfederal meclisi, kongresidir.
Özgür bir Rojava, demokratik bir Suriye ve demokratik bir Ortadoğu inşası hedeflerine bağlı faaliyetlerini yürüten Kongreya Star’ın eğitim, sağlık, ekonomi, özsavunma, adalet, diplomasi, yerel yönetimler, ekoloji, medya, kültür ve sanat gibi alanlarda özgün ve özerk kadın örgütleri vardır. Sosyal alan, politik alan, eğitim, sağlık, ekonomi, diplomasi, adalet, özsavunma, kültür ve sanat, yerel yönetimler ve ekoloji komiteleri ile Weqfa Jin, Jineoloji, Şifaya Jin, Aborîya Jin, Mala Jin, Asayişa Jin, HPC-Jin, Kewana Jin, Jinwar gibi yapı ve kurumları bugüne dek oluşturulan örgütlerdir.
Rojava devrimine kadın devrimi niteliğini veren temel sistemlerden eş başkanlık uygulaması sonucu tüm özerk kurumlarda %50 kadın katılımı ilkesi vardır. Devrimin ilk yıllarından başlayarak, askeri alanlardan toplumsal yaşama kadınlar devrimin ve inşa çalışmalarının etkin bir öznesi ve öncüsüdür. Oluşturulan “Toplumsal Sözleşme” kadın özgürlüğü, çocuk hakları, ekolojik yaşam ve eşit haklar temelinde belirlenen hukuk sistemidir.
Eş Başkanlık Ve Eşit Temsiliyetle İktidar Ortaklığı
Rojava devrimi, demokratik halk devrimi ve kadın devrimi olarak iç içe geçmiş iki devrim niteliğindedir. Bugün kadınlar, merkezi yönetimlerden yerel yönetimlere, iktidarın eşit bileşeni ve ortağıdır. Özerk kadın örgütleri, eş başkanlık sistemi ile eşit temsiliyet Rojava devrimine kadın devrimi niteliğini veren temel kurum ve uygulamalardır.
Yasama, yürütme ve yargıda kadınların eşit varlığı zorunludur. Bununla birlikte, tüm özerk yönetim sistemlerine paralel kurulan kadın örgütleriyle ikili iktidar sistemi vardır. Her fırsatta yeni biçimlerle kendisini üreten, kadın kazanımlarını geriye itme basıncı oluşturan erkek egemen yaklaşım ve anlayışlarla mücadele kadın örgütlerinin başat gündemi, görevidir.
Devrimin merkezi ve yerel yönetim organlarında yer alan tüm kadınlar Kongreya Star’ın doğal üyesidir. Bu kadınlar, Kongreya Star tarafından belirlenen özgünlükler uyarınca, atama ya da seçim yoluyla göreve gelir. 2014 yılında demokratik özerklik sistemi kantonlarının ilanından itibaren tüm komün, meclis, belediye, kooperatif, siyasal parti ve derneklerde eş başkanlık sistemine geçilmiştir. Kadın eş başkanların tamamı sadece kadınlar tarafından, erkek eş başkan ise hem kadınların hem de erkeklerin kararıyla seçilmektedir. Eş sözcülük kurumu için de uygulama esasları aynıdır.
Kurumlarda kadın temsiliyetini belirleyen, kadınların nicelik düzeyi değildir. Kadınlar kişi sayısında erkeklerle eşit olmadıkları durumlarda da ortak kararları %50 etkileme gücüne sahip. Ayrıca alınan kararlara doğrudan ve anında veto hakkı fiili olarak işletilmektedir. Kadın temsiliyetinde bireysel değil, kolektif ve eşit temsiliyet ilkesi esastır.
YPJ’nin Kuruluşu Ve Özsavunma Sistemi
Rojava kadın devrimi mücadelenin zora dayalı biçimlerini içererek gelişti. Kadınlar, sadece toplumsal ve siyasal olarak değil, zor araçları ile kurdukları ilişkiyle devrimin gelişiminde ve savunulmasında öncü roller üstlendi. Kadın devriminin kazanımlarına yönelen erkek egemen şiddet ve baskılara karşı kadın özsavunmasını her alanda inşa etti.
İlk etapta kadına yönelik saldırılarla mücadele için kadın asayiş merkezleri kuruldu. Ortaya çıkan toplumsal sorunları çözme görevi edinen kadın asayiş merkezlerinde, kadına dönük fiziksel ve psikolojik saldırılara, şiddete karşı kadın savunma mekanizmalarının geliştirilmesi esastır. Savunma alanında ortaya çıkan bu örgütlülük, 21 Şubat 2013’te Efrîn’de Şehid Ruken Taburu’nun kurulması ile yeni bir düzeye taşındı. Genç kadınlardan oluşan tabur devamında diğer kanton ve bölgelere de taşınarak YPJ örgütlenmesine gidildi.
YPJ YPG komutanlığına bağlı ve onun özgün kadın ordulaşması olarak kuruldu. Süreç içerisinde tüm kantonlarda yaygınlaşarak, kendi sistemlerini inşa ederek kadın ordulaşmasının gücü ve devrimin savunulmasının öncü kuvvetine dönüştü. Özellikle 2014 yılında Kobanê’nin DAİŞ tarafından işgaline karşı savaşta, YPJ savaşçıları destansı direniş ve savaşımlarıyla Rojava devriminin dünya halkları ve kadınları ile buluşturulmasının simgesine dönüştü. Kobanê’nin Miştenur tepesi savunmasında, Arîn Mîrkan yaptığı feda eylemiyle kadınların direniş ve savaş sembolü oldu.
Dilar Efrîn, Mizgîn Kobanê, Barîn Kobanê, Hevrîn Xelef, MLKP/KKÖ savaşçıları Sibel Bulut, İvana Hoffmann, Ayşe Deniz Karacagil, Sevda Çağdaş, Elende el Mihemed, trans kadın savaşçısı Okan Altınöz, DKP/BÖG savaşçısı Eylem Ataş ve sayıları binleri bulan kadın savaşçı devrimi savunma ve inşa çalışmalarında şehit düştü.
YPJ’li kadınlar sadece savaş cepheleri ve mevzilerinde değil, farklı kesimlerden kadınların silah kullanımı ve özsavunma alanlarında eğitilmesinde öncü roller üstlendi. Oluşturulan YPJ akademilerinde farklı halklardan binlerce kadın askeri eğitimlerden geçirildi. Amaç, kadın eğitim devrelerine katılan kadınların, aldıkları eğitimlerle toplumsal alanın her kademesinde olduğu gibi savunma alanında da kendi özgüçlerine dayanarak özsavunmalarını kurmalarını sağlamaktır. Yine devrimin birinci yılında Cizîre kantonunda oluşturulan “Özsavunma Kanunu”yla Savunma Bakanlığı’na bağlı Özsavunma Eğitim Akademileri kurulmuş, 6 aylık süreyle verilen askeri, siyasi ve ideolojik eğitimlerle kadınların özsavunma sistemine etkin katılımı sağlanmıştır.
YPJ’nin gelişimi ve kadın ordulaşmasında kırılma noktası Askeri Taburlar Birliği (FOC) sistemine geçiştir. Halkın örgütlenmesine dayanan askeri yapının yerini düzenli ordu sistemine bırakması anlamına gelen FOC sisteminde kadınlar kapsam dışıdır. Sadece erkeklere açık hale gelen FOC’lar büyüdüğü oranda, YPJ örgütlenmesi ve alanı daralmaya, kadın kuvvetlerinin katılımı sınırlanmaya başlamıştır. Bu durum süreç içerisinde YPJ’nin varlığının, kadın devrimi çizgisinde toplumsal değişim ve dönüşümde oluşturduğu basıncın ortadan kalkmasına, erkek egemenliğinin alan genişletmesine kapı aralamıştır. Genç kadınlar başta gelmek üzere kadınların geleneksel cinsiyet rollerine yönelmesi, ailelerce zorlanması eğilimleri ortaya çıkmıştır.
Kadınlar için özsavunma sisteminin özü, devrimin tüm alanlarında kadın kimliğinin, varlığının yaratılması ve sürekliliğinin korunarak güvencelenmesidir. Bunlar, siyasete eşit katılım, ekonomik, kültürel ve toplumsal alanda kurumsallaşma, hukuk sistemini cins görüş açısıyla oluşturma, bu temelde yasal hakları oluşturma, asayiş sistemi ve YPJ ordulaşmasıdır. Kuzey ve Doğu Suriye özerk bölgelerinde kadın komün ve meclislerinin oluşturulduğu her alanda, doğal bir mekanizma olarak “özsavunma komiteleri” ve onu güçlendirmek üzere şehirlerde kadın asayiş sistemi kurulmuştur.
Kadınlarla ilgili tüm adli sorunlarda muhatap kurum olan Mala Jin’in (Kadın Evi) kadına yönelik tehditlere karşı tedbire (tutuklama) başvurmak istediği durumda devreye girecek yetkili kurum kadın asayişidir. Ayrıca Mala Jin çalışanı tüm kadınlar savunma teknikleri ve silah kullanımında eğitimlidir.
Kadın Adalet Sistemi Ve Hukuki Kazanımlar
Kongreya Star çatısı altında örgütlenen Mala Jin ilk olarak 20 Mart 2011’de Qamişlo kentinde örgütlendi. Zamanla Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok bölgesinde 62 şube açarak, toplumu, özelde de kadınları bilinçlendirme çalışmaları yürüttü. Mala Jin’in görevi, eşit toplum, demokratik aile kültürü, özgür eş yaşam bilincini geliştirme, kadın ve çocuklara yönelik yaşanan insanlık dışı uygulamalara karşı durma, mücadele etmedir. Aile içi şiddet ve kadınların toplum içinde yaşadığı sorunları komiteler yoluyla çözmeyi hedefleyen Mala Jin, özerk yönetimin tüm sivil kurumlarında ve yargısında temsil edilmektedir. Kuruluş yıllarında toplum içinde kurumsal olarak kabul görmeyen Mala Jin, süreç içerisinde yürüttüğü çalışmalar ve kadınların kararlı duruşuyla muhatap kurum görülmeye başladı.
İlk dönemler oluşturulan sulh komiteleri ortaya çıkan sorunlarda uzlaştırma, arabuluculuk görevleri yürüttü. Adalet Divanı ise Rojava’da hukuksal ve yargısal sistemin henüz bütünen belirlenmediği 2015 yılında oluşturuldu. Mala Jin bünyesinde farklı alanlarda görev üstlenen meclisler, Çözüm Komisyonu, Adalet Divanı, Eğitim Komitesi, Arşiv ve Basın Komitesi’dir.
Demokratik özerklik sisteminin ilanıyla medeni hukuku düzenleyen ve kadına karşı suçlara ilişkin kanunlar çıkarıldı. Medeni hukukun düzenlendiği Kadın Kanunu aynı zamanda aile hukukunu da içermektedir. 30 maddeden oluşan kanunla, erkek egemen anlayışa karşı mücadele tüm bireylerin sorumluluğu olarak belirlenmiş, kadınların her alanda erkeklerle eşitliği yasal güvenceye alınmıştır. 2016 yılında Kadın Adalet Meclisi kurulmuş, 2017 yılında ise Toplumsal Adalet Meclisi’nin temelleri atılmıştır.
Kadınlar lehine yapılan yasal düzenlemeler devrimin ilk yıllarında Yasama Meclisi içindeki üye erkeklerin dirençleriyle karşılaşmıştır. Çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi ve evlilikte 18 yaş sınırı getiren yasa ile çok eşliliği yasaklayan yasa maddeleri bunlardandır. Meclis üyesi erkeklerin de “doğal hak” gördüğü bu sorunlara yasalar düzeyinde yasak getiren, kadınların kararlı duruşudur. Yine kadına yönelik şiddete karşı ise özel ceza yasasının çıkarılması, etkin soruşturma ve yaptırım süreçlerinin işletilmesi temel kazanımlardır.
Tüm toplum için bağlayıcı kurum olan Toplumsal Adalet Meclisi çatısı altında, Mala Jin Sulh Komitesi, Soruşturma Komisyonu, Adalet Divanı ve Toplumsal Adalet Divanı var. Aile, sivil ve kadın davaları meclis kuruluna gelmeden önce Sulh Komitesi, Mala Jin ve Adalet Divanı’ndan geçmekte, Adalet Divanı’na giden tüm davalar ise Sulh Komitesi ve Mala Jin’e açık olarak görülmektedir. Aile içi şiddet, taciz, boşanma, velayet gibi doğrudan kadınları ilgilendiren konular Adalet Divanı’nda ele alınırken, diğer konularda Çözüm Komisyonu’nda taraflar arası arabuluculuk süreci işletilmektedir. Her iki durumda da sorunların özerk yönetim mahkemelerine gitmeksizin uzlaşma temelinde çözümü ağırlıklı eğilimdir.
Mala Jin sorunların çözümünde tarafları dinleme, uzlaşma, diyalog, eğitim ve düzenli takip görevlerini yürütür. Sorunların çözülemediği durumlarda ise mahkemelerde kadınlara eşlik etmekte ve kadınlardan yana, kadınların toplumsal özgürleşmesini destekleyen kararlar alınması için öneri sunmakta. Süreç, özerk yönetim mahkemeleri ve Sosyal Adalet Konseyi içindeki yargıç, savcı, avukat kadınların oluşturduğu Sosyal Adalet İçin Kadın Konseyi ile koordineli yürütülmekte. Mala Jin temsilcileri mahkeme öncesi sürecin detaylarını kadın konseyi ile paylaşmakta.
Kadın adalet kurumları, içerisinde Mala Gel (Halk Evi) Sulh Komitesi üyesi kadınların da olduğu Kadın Adalet Meclisi ise, Rojava ile Kuzey ve Doğu Suriye düzeyinde koordinasyon görevi yürütmektedir. Amaç, toplumsal adaletin kadın bakış açısı ve eliyle sağlamasıdır. 2021 verilerine göre, Kadın Adalet Meclisi, Mala Jin'in raporladığı bin 169 davayı sonuçlandırdı.
Devrimin Ekonomik Yapısında Kadınlar
Rojava devriminin üzerine inşa edildiği demokratik özerklik sisteminde, özel mülkiyetin ortadan kaldırılması politikası izlenmemiş, sınırlı düzeyde kamulaştırmalar yapılarak komünal ekonomi ve kooperatiflere dayalı üretim tarzının geliştirilmesi esas alınmıştır. Komünal ekonomi ve kooperatiflere dayalı üretimin alanı genişlediği oranda özel mülkiyet ilişkilerinin sınırlanacağı, alanının daraltılacağı varsayılmıştır. Devrimin ekonomik yapısı kadın devriminin gelişimin ve ilerletilmesinin de sınırı konumundadır.
Rojava devrimiyle kadınların toplumsal ve ekonomik yaşama katılımı iradi biçimde örgütlenmesine, kadın devrimi başarılmasına karşın, özel mülkiyet ortadan kaldırılmadığı sürece cins çelişkilerinin bütünen çözümü de mümkün değildir. Kadının tarihsel yenilgisi erkek cinsi tarafından toplumsal mülkiyetin özel mülkiyete dönüştürülmesi ile başlamıştır. Üretimin toplumsallığı ve mülkiyetin bireyselliği çelişkisinin çözümü kadın devriminin ilerleyişinin olmazsa olmazlarındandır. Özel mülkiyetin varlığı koşullarında, kadın devrimi ilerleyişini sürdüremeyeceği gibi, geriye dönüş riski tüm canlılığıyla varlığını korumaktadır.
Bugün Rojava’da örgütlenen komünal ekonomi ve kooperatiflere dayalı üretim tarzı, tüm sınırlarına karşın, geçiş aşamasında kadın devrimine önemli bir imkandır. Yıllardır uygulanan ambargo politikalarına ve imkanların sınırlılıklarına karşın, onlarca kadın kooperatifi kurmayı başaran kadınlar, komünlerin gelişiminde de önemli roller üstlendi. Sadece tarımsal üretimde değil, sanayi, pazar-ticaret gibi sektörlerde de kadınlar varlık haklarını kazandı.
Kongreya Star Kadın Ekonomi Komitesi’ne bağlı tarım, sanayi, pazar-ticaret ve kooperatifçilik gibi sektörlerde özerk komiteler olarak örgütlenen Aborîya Jin (kadın ekonomisi) Koordinasyonu tüm sektörde kadınlar için yeni ilişkiler ve komünal alanlar yaratma hedefiyle faaliyet yürütüyor. Aborîya Jin Koordinasyonu şehir ve kantonlardaki komün meclisleri aracılığıyla kadınları harekete geçirmekte, onlara kadın ekonomisini örgütleme ve geliştirme sorumluluğu vermekte. Ekonomi alanında kadın varlığının yaratılması, komün ve halk meclisleri açısından demokratik özerkliğin temel önkoşulu.
Kadın kooperatiflerinin kurulmasında görevli kurumlar Kadın Kooperatifler Evi (Mala Kooperatîfên Jin) ve Kadın Kooperatifler Birliği (Yekitîya Kooperatîfên Jin). Bu kurumlar Rojava ve Kuzey Suriye’nin tamamında özerk yönetim Ekonomi Konseyi (Destaya Aborî) ve TEV-DEM Sosyal Ekonomi Komitesi ile koordineli çalışıyor.
Kadın kooperatiflerinin yararlandığı toprak oranı devrimle kamulaştırılan toprakların üçte biri. Aborîya Jin Kooperatif Komitesi ilk etapta komünal tarımsal toprakların kooperatif biçiminde ekimi için komünlere başvuruyor. Farklı komünlerden gelen kadınlar, iki yıl süreyle komünal topraklarda çalışarak, kolektif çalışma esasına dayalı ekonomi faaliyetine katılıyor. Bu yolla komünal toprakların işletilmesinin sürekliliğinin korunması ve tüm kadınlara bu topraklardan yararlanma imkanı sunulması amaçlanıyor. Kadınların iki yıl içinde kooperatifleşmeyi benimsemesi ve elde ettikleri toplam gelirle kendi özerk kooperatiflerini kuracak ilk yatırım bütçesini sağlamalarına alan açılması temel hedef. Tarım alanında yeni kooperatiflerin kuruluşunda Kadın Kooperatifler Evi teknik destek, Kadın Kooperatifler Birliği kredi desteği, Yerel Yönetim Ekonomi Konseyi ise üretim kaynağı ve proje desteği sunuyor.
Kadın Devriminin Sosyalist Odağı: Devrimci Komünist Kadınlar
Rojava devriminin başlangıcı olan 2012 yılından bugüne komünist öncü, devrimin savunulmasından inşasına tüm cephelerinde yerini aldı. Geride kalan 12 yıl boyunca onlarca kadın, erkek, LGBTİ+ öncü komutan ve savaşçısını şehit verdi. Rojava devriminin asli bileşeni ve sosyalist yurtsever çizgisinin yaratılmasının öncü gücü olduğunu ilan ederek, politik, ideolojik ve örgütsel çalışmalarını bu doğrultuda kesintisiz biçimde sürdürdü. Komünist öncü, sosyalist yurtsever çizgisiyle Kürt, Arap, Süryani, Ermeni, Türkmen halkları arasında örgütlendi ve devrim topraklarına kök salarak varlık hakkını kazandı.
Tevgera Komûnîst a Şoreşger-TKŞ’nin (Devrimci Komünist Hareket) eş örgütlenmesi olan Jinên Komûnîst ên Şoreşger-JKŞ (Devrimci Komünist Kadınlar), kadın devriminin güncel görevlerini somut politikanın konusu olarak ele alırken, cins çelişkisinin çözümü için kapitalizme karşı mücadele görevlerini sosyalizm amacına bağlı olarak yürütüyor.
Halk devrimi ile kadın devriminin ikili iktidarının çelişkili birliğini içeren Rojava devriminde bu iki iktidar odağından birinin diğeri üzerinde hegemonya mücadelesi sürmektedir. Bu hegemonya mücadelesinde kadın devriminin zaferini sağlayacak olan, ikili iktidarın maddi zemininin ortadan kaldırılması ve cinsiyet çelişkisinin son bulmasıdır. Devrimci komünist kadınların hareketine yön veren, devrimi içeriden sosyalizm yönünde geliştirmenin yanı sıra, bölgesel devrim yönünde ilerletme, yani devrimi yayma ideolojik görüş açısıdır.
Kadın devrimini güvencelemeyi stratejik hedefi olarak belirleyen JKŞ, Kuzey ve Doğu Suriye’de kadın kazanımlarını koruma ve Suriye’nin bütününe yayma mücadelesini güncel politik devrimci görevi saymaktadır. Rojava devriminin ideolojik, politik, ekonomik sistemi içerisinde eleştirdiği ya da yetmez gördüğü her durumda ilişkilenişi eylemlidir. Kendine görev çıkararak, yürüttüğü politik kampanyalar ve kadın kitle çalışmalarıyla, kadın devrimini ileriye taşıma hedefiyle propaganda ve örgütlenme faaliyetini sürdürmektedir. Rojava devriminin tasfiyeci kuşatma, kadın kazanımlarının ortadan kaldırılması tehdidi altında olduğu içinden geçilen süreç, aynı zamanda Rojava devriminin sınanacağı kritik dönemdir. Devrimci komünist kadınlar tüm olanaklarını devrimin savunulmasına, kadın kazanımlarının korunmasına seferber etmiş durumdalar. Kadınlar arasında özsavunma faaliyetlerinin ve eğitimlerinin yaygınlaştırılarak sürdürülmesi, kadın halk savunma taburlarının kurulması bu kararlılığın yansımasıdır.
Kadın Özgürlük Meşalesini Korumaya
Rojava devrimi Ortadoğu’da süren bölgesel devrimci durumun yarattığı saflaşma ve çelişkilerin keskin alanı olmaya devam ediyor. Devrim, bugün tarihinin en büyük tasfiyeci kuşatması ve sömürgeci işgal saldırıları ile karşı karşıya. Halkçı, demokratik, kadın özgürlükçü devrimin savunulması, kazanımlarının korunması hem politik olarak, hem de temsil ettiği değerler bakımından, Ortadoğu’da faşizm ve gericiliğe karşı özgürlük ve onurun umut mevzisinin korunmasıdır. Bugün saflaşmanın bir tarafında özgürlük ve demokrasi düşmanı gericilik ile emperyalist devletler dururken, öbür tarafında onurlu emekçi halklar ve onların devrimci, yurtsever, komünist öncü kuvvetleri, onuru ve özgürlüğü için can bedeli savaş yürüten kadın-erkek ezilenler cephesi vardır.
Rojava özerk yönetimi ile HTŞ arasında yapılan görüşmeler sonrası imzalanan mutabakat metninin hangi sonuçları üreteceği ya da Rojava’nın hangi esaslarla yeniden düzenleneceği henüz netleşmiş değil. Ancak HTŞ Suriye’sinde kadınları nelerin beklediği çoktan netleşmiş durumda.
Suriye'de yönetimi ele geçiren politik islamcı faşist çete örgütü HTŞ, ilk dönemler demokrasi kılıfıyla pozisyonunu pekiştirme, kendisini meşrulaştırma yoluna gitti. 2012 yılında DAİŞ’i inşa etme göreviyle Suriye'ye gelen HTŞ lideri Golani, Şam’daki takım elbiseli-kravatlı görüntüsüyle demokrasi, kadın hakları ve özgürlük vaazları verdi. Golani bu haliyle, kadın katliamları sonrası mahkeme heyetleri karşısında kravat takarak ceza indirimi alma imajı oluşturan kadın katillerini hatırlattı. Golani geçmiş sicilini görünür olmaktan çıkarma, kadınlar için öngördüğü kölelik düzenini geçiş döneminde perdeleme gayretinde.
Aynı günlerde HTŞ çetelerince Şam'da kurulan geçici hükümetin “adalet bakanı” olarak atanan ve daha önce İdlib’de DAİŞ'in şeriat savcısı olan Şadi el Veysi'nin zina yaptıkları iddiasıyla iki kadının idam hükmünü okuduğu görüntüler ortaya çıktı. Yine 12 Ekim 2019'da Suriye Gelecek Partisi Eş Genel Başkanı Hevrîn Xelef’i katleden Ebu Hatim Şakra HTŞ yönetiminde yer alan isimlerden oldu.
HTŞ’nin ilk icraatlarından biri ise Alevilere dönük katliamlar, kadınlara, kız çocuklarına tecavüz saldırıları oldu. Humus Üniversitesi'nde Arapça Dili Bölümü'nde öğretim üyesi ve Arap Yazarlar Birliği üyesi olan Dr. Rasha Al-Ali 22 Ocak'ta HTŞ çeteleri tarafından kaçırılarak katledildi. Alevi akademisyen Dr. Rasha Al-Ali'nin cansız bedeni parmakları kopmuş halde bulundu.
İlk dönemler kadınlara çarşaf giymeyi tavsiye eden HTŞ çeteleri, ardından Şam'da kadınlara uzun elbise giyme zorunluluğu getirdi. Zorunluluk sadece Müslüman kadınları değil, Süryani, Ermeni, Alevi kadınları da kapsıyor. Trans kadınlara dönük saldırılara da başlayan çetelerin kesici aletlerle tehdit ederek gözaltına aldıkları kadınlara ne olduğu ise bilinmiyor.
HTŞ yönetimince "Kadın İşleri Ofisi Başkanı" olarak görevlendirilen Ayşe el Dibs’in henüz temkinli davrandıkları 28 Aralık 2024 tarihinde yaptığı açıklamalar HTŞ Suriye’sinde kadınları nasıl bir geleceğin beklediğine işaret ediyor. Dibs, “Eğer kadın örgütleri bizim inşa edeceğimiz modele uygun hareket ederlerse onlara kucak açarız. Ancak bizim görüşlerimize katılmayanlara alan açmayacağız” demektedir. Suriyeli kadınların durumlarına ve gerçekliklerine uygun bir hükümet modeli yaratmayı amaçladıklarını iddia eden Dibs, kuracakları modelin temelini İslami şeriat hukukunun oluşturacağını ilan etti. Dibs’in Suriye’nin bütün dini topluluklarından kadınların eşit olduğu, kamuda kadınlara alan açılacağı yönlü hamasi söylemleri bir yana, esasta kadınlar için HTŞ planının özetini, “Ancak kadınlar yaratılışlarının gerektirdiği önceliklerin dışına çıkmasınlar ve aile içindeki eğitici rollerini bilsinler” sözleri sunmaktadır. Yapılan açıklamaların meali, HTŞ Suriye’sinde kadınlar için planlanan gelecek evsel köleliktir. HTŞ tarafından açıklanan anayasa taslağı da bunu doğruladı.
29 Mart tarihinde Golani başkanlığında, “ülkeyi yeniden inşa etme kabinesi” olarak tariflenen 24 üyeli geçici Suriye hükümeti açıklandı. Ulusal ve inançsal aidiyetleri özel biçimde tanıtılan isimlerin gerçekte Suriye halkları ve inanç toplulukları ile bir bağları ve temsilleri yok. Sosyal işler ve çalışma bakanı olarak ilan edilen ve tek kadın üye konumunda olan Hind Kabawat’ın tanıtımında da Hristiyan oluşu, feminist ve LGBTİ+ hakları savunuculuğu yaptığı öne çıkarıldı. Kabawat’ın mevcut pozisyonu, HTŞ’nin ılımlı ve kabul edilebilirlik vizyonunu oluşturmadır.
Kuzey ve Doğu Suriye halklarından kadınların, Ortadoğu ve dünya kadınlarının özgürlük mevzisi, HTŞ’nin ideolojik sistemine uyan bir Suriye inşasının ve kadınlar için öngörülen kölelik düzeninin en önemli engellerinden biridir. Böyle olduğu içindir ki, Türkiye ve Bakur Kürdistan’da ve tüm dünyada özgürlük isteyen, eşitlik ve adalet için mücadele eden bütün kadınlar Rojava devriminin yanında saf tutmalıdır. Rojava kadın devriminin kazanımlarının tasfiyesi, kadınlara erkek egemen gericiliğin ve evsel köleliğin dayatılmasıdır. DAİŞ karanlığının HTŞ adı altında Rojava’da ve Suriye’nin bütününde egemenliğinin önünün açılmasıdır.
Rojava'da “Kürt Ulusal Birliği Kürt Kadınlar Öncülüğünde Gerçekleşiyor” sloganıyla düzenlenen Birinci Kürt Kadın Konferansı sonrası açıklanan sonuç bildirgesi, HTŞ gericiliğine karşı tutum ve kadın devrimi kazanımlarını savunma kararlılığının ortaya konulması adına önemli. Sonuç bildirgesiyle, HTŞ’nin yeni anayasa taslağının kadınların haklarını tamamen reddetmesi karşısında, Kürt kadınlarının tüm Suriyeli kadınlarla birlikte demokratik ve ademi merkeziyetçi bir Suriye inşası çabalarına omuz omuza katılmaya hazır oldukları açıklandı. Geçici anayasa reddedilirken, Demokratik Özerk Yönetim projesinin Suriye’deki tüm sorun ve krizlerin çözümünde en uygun model olduğu belirtildi. Demokratik Suriye’nin kurulmasında, tüm diyalog süreçlerinde kadınların katılımının yüzde 50’den az olmaması gerektiğini vurgulandı. Kuzey ve Doğu Suriye toplumsal mutabakat metninde yer alan kadın haklarına ilişkin hükümlerin yeni Suriye anayasasında da esas alınması gerektiği, meşru savunmanın tüm kadınlar için hem bir görev hem de bir hak olduğu ifade edildi. Kürt kadınlarına, örgütleri aracılığıyla Suriye'de her türlü şiddete ve kadın soykırımına karşı mücadelede öncü rol oynama, şiddet mağduru kadınlara gerekli destek ve yardımı sağlama, Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların deneyimlerini Suriye'nin tüm bölgelerindeki kadınlarla paylaşma çağrısı yapıldı.
Rojava kadın devriminin ortadan kaldırılması kadın özgürlük mücadelesinin umut meşalesinin söndürülmesidir. Kadın hareketinin, tüm olanaklarını seferber ederek, inkarcı, sömürgeci, işgalci, erkek egemen, faşist zorbalığa karşı devrimi savunması, kadın kazanımlarını sahiplenmesi, aynı zamanda kadın özgürlük mücadelesinin geleceğinin korunup savunulmasıdır. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye özerk yönetiminin sınanacağı kritik eşik, devrimin kadın kazanımlarını koruma düzeyi olacak. Türkiye ve Bakur Kürdistan'da ve tüm dünyada, özgürlük isteyen, eşitlik ve adalet için mücadele eden bütün kadınlar için ertelenemez görev ise kadın kazanımlarını sahiplenmek ve Rojava devrimi ile eylemli dayanışmayı yükseltmektir.